Kur’an-ı Kerîm Geniş Analizi – 3

Standart

Bakara/256: Dinde zorlama yoktur.

Tevbe/5: .. Müşrikleri, puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün..

Yukarıda ki ayetlere göz attığımda ilk göze çarpan nokta, ikisine bu kadar tezat bir durum teşkil eden iki kutsal (!) söz. Muhammed’in neden bunları kur’an’a koyduğunu ise ancak şu yolla açıklamak mümkündür sanırım; günlük siyasi gereksinimleri gereği bu tür tepkileri kutsal (!) vecizeler halinde kutsal (!) kitabında yayınlamasıdır.

En’am/125: Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini İslamiyet’ e açar. Kimi de saptırmak isterse kalbini dar ve sıkıtılı kılar. Allah inanmayanları küfür bataklığında kılar.

A’raf/178: Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.

Zümer/22: Allah kimin kalbini İslam’ a açmışsa, o Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Allah’ı anmak konusunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içerisindedirler.

Nahl/93: Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, ama o istediğini saptırır, istediğini doğru yola eriştirir. İşlediklerinizden andolsun ki sorumlu tutulacaksınız..

Ayrıca bakınız: Fatır/8, Müdessir/31-42 vb..

Secde/13: Biz dileseydik, herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağıma dair benden söz çıkmıştır.

Hud/118-119: Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri bir yana, hala ayrılıktadırlar; esasen onları bunun için yaratmışızdır. Rabbinin, andolsun ki hep insan ve cinlerle dolduracağım, sözü yerine gelmiştir.

A’raf/179: Andolsun ki biz cin ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır.

İlk üç ayet ve son üç ayet gereğince ortaya çıkan vahim sonucu alenen görmekteyiz. Kur’an’ın Tanrısı sırf cehennemi doldurup yakmak için keyfi olarak hareket ettiğini itiraf etmektedir. Nedendir ki şu soru akıllara gelmekte; madem dilediğinin kalbine imanı ve islamı doldurabiliyorsun ve onu cehenneminden alıkıyorsun da, neden diğer insanlara aynı muameleyi yapmıyorsun? Sanırım kendine verdiği sözü tutmak için, cehennemine odun lazım olsa gerek..özgür iradeden bahseden Kur’an burada çuvallamış oluyor. Tanrının iradeye kadri yetebiliyorken, bazılarını sırf cehennem dolsun da yansın diye bilerek imansız ve kafir (!) bıraktığını burada itiraf etmekte. Demek Tanrı bilerek insanları ayırıyor ve ayırdığı bu insanlar arasında savaşmalarını ve ayrılıp bölünmelerini istiyor.

Tevbe/28-29: Ey iman edenler! Allah’a ortak koşanlar ancak bir pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah’ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam’ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.

Zuhruf/32: Dünya hayatında ki geçimlerini aralarında böldük ve bazılarını, bazılarından üstün kıldık.

Bu mantıkla hareket edersek, İslam/Kur’an’ın Tanrısı sadist bir mazoşisttir. İnsanları keyfi olarak bölüyor ve savaşmalarını emrediyor, o da yetmiyormuş gibi böldüklerinden kötü olarak ayırdıklarını cehennemine tıkıyor. Göz yaşartıcı bir adalet ve bir sevgi doğrusu..

Dikkatli bir göz ile görülebilir ki, Kur’an, insan yaşamının ger yönünü, her konuda ki hükümleri ile çelişkilere boğar. Bir yandan kişi varlığına değer verirmiş gibi görünürken, diğer yandan kişiyi kul kertesine ( “ben sizi ancak bana ibadet edesiniz diye yarattım” ) indirir. Bir yandan hürlükten söz ederken, diğer yandan hak ve özgürlük kavramları ile olan konuları, örneğin kölelil kurumunu (Nahl 24/25) doğal olarak görür. Bir yandan kadına değer verirmiş gibi görünürken, (Kadının erkek üzerinden hakkı vardır..), diğer yandan onu “aklen ve dinen dun”, şahitlikte ve miras paylaşımında erkeğin yarı değerinde ve her halükarda erkeğin egemenliği altında ki bir yaratık olarak tanımlar. Bir yandan hoşgörü yanlısı gibi görünürken, diğer yandan kendi emirlerine uymayanları, “kafir” ve “cehennemlik” sayarak ve daha nice olumsuz sıfatlar ile anarak, hoşgörüsüzlüğün en katı şekli ile itham eder.

Al-i İmran/85: Kim İslamiyetten başka bir dine yönelirse onun ki kabul edilmeyecektir.

Şeklinde ki hükümlerden tutunuz da, müşriklerin (putperestlerin) öldürülmeleri gerektiğine (Tevbe/5) ya da,

Enfal/12: .. Artık onların (kafirlerin) boyunlarını vurun, parmaklarını doğrayın..

Şeklinde yok edilmelerine ya da Yahudilere ve Hristiyanlara karşı ” Hak dinini (İslamı) kabul etmelerine kadar ” savaş açılmasına ve İslamı kabul etmedikleri takdirde ” cizye ” (kafa parası) alınmasına varıncaya kadar dehşet saçan tehditler vardır.

Bu vesile ile anlamış olduğumuz kadarını irdeleyip, Kur’an’a tekrar göz atmamız ve sonuçlarını eleştirel akıl süzgecinden geçirip, tartmamız faydalı olacaktır.

Kur’an-ı Kerîm Geniş Analizi – 3’ için 10 yanıt

  1. ayetlerin hepsi bağlamından kopartılmış, vurgulanmak istenen ana cümle yok edilmiştir. kel başa şimşir tarak cevaplar verilmiş.

  2. Bakara.13 “onlara insanların inandıkları gibi sizde inanın denildiğinde ise bizde akılsızlar gibi iman mı edelim derler. iyi bilinki asıl akılsız kendileridir fakat bilmezler.”

  3. zindiklik edene

    Malesef seni fazla doldurmuşlar. Dokunmus o dolan şeyler, irine dönmüş içinde. Onlari kusuyorsun burada. Yazilanlari bile okumaz bunun gibileri sadece içindeki kini irini boşaltir. Demekki İki çeşit insan var memlekette. Dindar yada kindar olanlar.

  4. muhammed

    TEVBE-5.VB.AYETLERLE SALDIRGAN MÜŞRİKLER KASTEDİLİR.

    Tevbe-5: ”…..Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün…”şeklindeki ayetlerin meallerinde hata ve çok eksik açıklamalar olduğunu ve ilgili ayetlere baktığımızda da bu hükmün sadece ”saldırgan müşriklere” yönelik olduğunu görmekteyiz.Saldırmayanlarla savaşmak veya onlara saldırmak ise Bakara-190.ayetin hükmü gereği kesinlikle yasaklanmıştır.

    Tevbe-5.ayetin açıklamalı doğru meali aşağıdadır:

    5-Haram aylar bitince; (barış antlaşmasına ihanet eden ve öldürmek niyetiyle size saldıran) müşrikleri (savaşta) kıstırdığınız yerde siz de katledin.Esir olarak (yakalayabildiklerinizi) yakalayın ve hapsedin. Her gözetleme yerinde onları bekleyin.Eğer (zorlanmadan gönülden) tevbe edip, namaz kılar ve zekât verirlerse kendilerini serbest bırakın.Çünkü Allah bağışlayandır,çok merhamet edendir.

    TEVBE-28.ayetin açıklamalı doğru meali aşağıdaki gibidir.

    28-Ey inananlar! Doğrusu o (saldırgan) putperestler,kötü (niyetli) insanlardır,Bu nedenle,onlar (şirke dayalı hac ibadetlerini gerçekleştirmek amacıyla) bu seneden sonra Mescidi Harama yaklaşmasınlar. Eğer (onlarla ticaretinizin kesilmesi sebebiyle) yoksulluktan,ekonomik krizden endişe ediyorsanız, ( unutmayın ki gün gelir,)Allah dilerse sizi lutfuyla bolluğa kavuşturur: Zira Allah her (çareyi) bilendir, onu hikmetle (icra) edendir.

    (Bu ayet, Rasülüllah’ın katıldığı Hacc-ı Ekber’in kapanış beyannamesindeki maddelerden bir tanesidir ve belirli muhataplara yönelik bir kesin uyarıdır. Burada konu edilen “müşrikler”, Rasülüllah ile yaptıkları sözleşmeleri, barış antlaşmalarını bozup Müslümanları sinsice ve arkadan vurmak isteyen kimselerdir. Yaptıkları iş ve eylemleri Pislik olan da; bir daha Mescid-i Haram’a sokulmayacak olan da bunlar olup başka yerde yaşayan müşrik, Yahudi, Hıristiyan, Mecusi ve ateistler değildir. Hele hele o günlerden seneler, asırlar sonra dünyaya gelmiş ve gelecek Müslüman olmayanlar hiç değildir. Ayetin yer aldığı pasajı iyi anlamak gerekmektedir.Pasajda bu konu gayet açık ve nettir. (alıntı)

    a ) التحرير والتنوير ) وقد أنيط وصف النجاسة بهم بصفة الإشراك فعلمنا أنها نجاسة معنوية نفسانية وليست نحاسة ذاتية )
    فلانٌ نَجَسٌ : خبيث فاجر { إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ ) معنى نجس في معجم المعاني الجامع – معجم عربى
    a) » تفسير البيضاوي» ) يا أيها الذين آمنوا إنما المشركون نجس لخبث باطنهم )
    b) وجملة القول أن لفظ النجس في القرآن جاء بالمعنى اللغوي المعروف عند العرب لا بالمعنى العرفي عند الفقهاء ، وكانت العرب تصف بعض الناس بالنجس ، وتريد به الخبث المعنوي كالشر والأذى
    c) (تفسير المنار )
    d) وذهب الجمهور من السلف والخلف ومنهم أهل المذاهب الأربعة إلى أن الكافر ليس بنجس الذات ؛ لأن الله – سبحانه – أحل طعامهم ، وثبت عن النبي – صلى الله عليه وسلم – في ذلك من فعله وقوله ما يفيد عدم نجاسة ذواتهم ، فأكل في آنيتهم ، وشرب منها ، وتوضأ فيها ، وأنزلهم في مسجده » تفسير فتح القدير

    kKr’an da geçen ‘’savaşla ‘’ ilgili bütün ayetler savunmaya yöneliktir.Kur’an’a göre hiç bir kimse inancı için öldürülemez, kur’an bunu şiddetle yasaklamaktadır..Konuyla ilgili bir iki ayet şöyledir…

    1-BAKARA-256.‘’لا اكراه في الدين ‘’ Dinde zorlama yoktur.. ‘’ Bu nedenle dini veya inancı için hiç bir insanın öldürülmesi asla meşru değildir..

    b) Mekkeli müşriklerin şiddet,baskı,işkence ve saldılarına dayanamayan hz.peygamber ve müslümanlar yurtlarını,mal,mülk ve herşeylerini terk edip Medine’ye sığınmak zorunda kaldıkları halde,yine de Mekkeli müşriklerin Medine’de de onları rahat bırakmamaları ve topyekün yok olmaları için sürekli Medine’ye saldırılar düzenlemeleri ,ayrıca hiç bir savaşın Mekke ve çevresinde değil de hepsinin Medine ve çevresinde meydane gelmesi de saldırgan tarafın sürekli müşrikler olduğunun da açık bir göstergesidir… Şimdi konuyla ilgili (BAKARA-190-191,192,193 ve 194) ayetleri gözden geçirelim;

    190-Size karşı savaş açanlara,(saldıranlara) siz de (kendinizi savunmanız için) Allah yolunda savaşın.Ama (amacınızı aşıp) saldırganlık yapmayın;Çünkü Allah saldırganları sevmez.
    191-Onlarla (o sizi öldürmek için saldıranlarla) karşılaştığınız yerde siz de öldürünüz ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkartınız;zaten zulüm ve baskı,öldürmekten daha kötüdür. Onlar size savaş açmadıkça Mescid-i Harâm civarında onlarla savaşmayınız,ama eğer orada da size savaş açarlarsa siz de onları öldürünüz; İşte o inkarcıların (yaptıkları saldırının) karşılığı budur.

    192-Eğer onlar,(savaşa,saldırmaya) son verirlerse (siz de son verin) :Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
    193-Fitne (saldırı,baskı,şiddet,zulüm ve işkence) ortadan kalkıncaya ve (özgürce) yalnızca Allah’a kulluk edilebilinceye kadar onlarla (saldırganlarla) siz de savaşın.Eğer bunlara son verirlerse,artık zulüm/saldırı yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.

    194-Saldırmazlık örfünün geçerli olduğu (haram) aylarda size saldıranlara siz de karşılık verin:zira saldırmazlık örfünün ihlali,adil karşılık yasasına tabidir.Böylece,eğer bir kimse size saldırıda bulunursa,siz de ona saldırdığı gibi karşılık verin;ancak (bu konuda) Allah’a karşı gelmekten (saldırgan olmaktan) sakının ve Allah’ın,kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyanların yanında olduğunu bilin.

    Sırasıyla ayetlerin açıklamalı doğru meallerini aşağıya alıyorum.

    NAHL-36: Doğrusu Biz, (geçmiş) her toplumun içinden “Allah’a kulluk edin,ilahlaştırılan şer otoriteden uzak durun!” diyen bir elçi görevlendirmişizdir.Bunun ardından onlardan kimileri Allah’ın gösterdiği DOĞRU YOLA UYDU, kimileri de (sapıklığı tercih edip hakka direnmesi yüzünden) sapıklığı hak etti.O halde siz yeryüzünde gezip dolaşın da (Hakk’a karşı gelip hak davetçileri olan elçileri) yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.’’
    —————————————————–

    NAHL- 93: Ve eğer Allah dilemiş (ve irade vermeyerek sizi aynı inanç ve davranışa mecbur bırakmış olsaydı) hepinizi tek bir ümmet yapabilirdi.Ama O,DİLEĞENİ (inkar ve sapıklığı tercih edeni) sapıklıkta bırakır,DİLEĞİNİ de (iman ve hidayeti tercih edeni) doğru yola iletir.Böylece sizler yaptığınız bütün işlerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.’’ deniliyor.
    ——————————————————–

    FATIR-8: Biz her elçiyi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara (mesajlarımızı) açıklayabilsın. Artık Allah DİLEĞENİ (elçiye icabet etmeyip inkar ve sapıklığı tercih edeni) sapıklıkta bırakır,DİLEĞENİ (elçiye icabet edip iman ve hidayeti tercih edeni) de doğru yola eriştirir.O güçlüdür,doğru hüküm/ karar verendir.
    ————————————–

    EN’AM-125: Allah,her kimi (hadayeti bulmak için çaba göstermesinden dolayı) doğruya erdirmek isterse,onun gönlünü İslâma açar.Kimi de (inanmayıp sapıklığı tercih etmesinden dolayı) sapıklıkta bırakmak isterse,onun da kalbini göğe yükseliyor muş gibi,(oksijen eksikliğinden dolayı nefes darlığı çekiyormuş gibi) dar ve sıkıntılı kılar.Allah (gerçeğe karşı çıkıp) inanmayanların üstüne,işte böylece rezellik bırakır. Yani hidayet olup olmamak insanın tercihine bağlıdır,insan kendi özgür iradesiyle neyi tercih ederse onunla karşılaşır.

    EN’AM-107: Eğer Allah dileseydi; onlar(a imtihan gereği özgür irade ve seçme özgürlüğü vermeseydi) ortak koşamazlardı.Ve biz seni onların başında bir koruyucu ve gözetleyici yapmadık;onların işlerinin vekili,(yaptıklarından sorumlu da) değilsin’’ şeklindedir.

    Bu nedenle haşa bunları saptıran Allah değil,belki özgür iradeleriyle sapıklığı tercih ederek kendilerini saptırırlar.Gerek hidayet,gerek sapıklık olsun,insana verilen özgür iradesinin bir tezahürüdür.İnsan özgür iradesiyle neyi ( yani hidayet veya sapıklığı) tercih ederse,onunla buluşur,Yani hidayet olmak veya sapıklık içinde kalmak insanın özgür iradesiyle gerçekleşir…!!!

    A’RAF-179: Gerçek şu ki,biz akletme ve düşünme organları olup,(hakkı) kavramaya,gözleri olup da (gerçeği) görmeye,kulakları olup da (hakkı) duymaya çalışmayan,(iradelerini yanlış yolda,nefislerinin arzusu istikametinde kullanan) cin ve insanlardan (bu tür davranışları nedeniyle) cehennemlik olan birçok kimseyi de (yeryüzünde) yaydık/onlara yaşama imkanı verdik.Onlar (düşünme ve akletme organlarını kullanmadıklarından adeta) hayvan gibi (akletmez) olurlar.Hatta onlardan yolca daha da ŞAŞKINDIRLAR.İşte onlardır gerçeklerden habersiz olanlar.

    Bu ayete aklını kullanmayanlara bir hakaret söz konusu olmadığı gibi,cehennem için de kimseni n yaratıldığı yok,ama maalesef hatalı mealler yüzünden ayetler sorunlu gibi algılanmaktadır.

    Özetle,kur’an’a göre saldırganlara karşı savunma savaşı dışında hiçbir savaş ve saldırı meşru değildir.
    Şayet yayınlanırsa,diğer ayetlerin doğru mealleri de gelecek.

    Saygılar.

  5. muhammed

    ÖNCEKİ YAZININ DEVAMI!

    A’RAF-178: Açıklamalı doğru mali,

    178-Allah kime (iman,iyi niyet ve iyi amelleri sebebiyle) hidayet verirse o artık hidayeti bulmuştur; Kimi de (inkar ve kötü amelleri sebebiyle) sapıklık içinde bırakırsa,işte onlar gerçekten hüsrâna uğrayanlardır. ‘’ şeklindedir.
    Yine bu ayete kişi neyi tercih ederse,onunla karşılaşacaktır deniliyor

    ZUMER-22.AYETİN AÇIKLAMALI DOĞRU MEALİ!

    4-Allah (hidayeti tercih ettiğinden dolayı) kimin kabini islama açmışsa,o Rabbinden bir nûr uzerinde değil midir?.’şeklindedir.

    NAHL-93.AYETİN DOĞRU MEALİ!

    – NAHL- 93: Ve eğer Allah dilemiş (ve irade vermeyerek sizi aynı inanç ve davranışa mecbur bırakmış olsaydı) hepinizi tek bir ümmet yapabilirdi.Ama O,DİLEĞENİ (inkar ve sapıklığı tercih edeni) sapıklıkta bırakır,DİLEĞİNİ de (iman ve hidayeti tercih edeni) doğru yola iletir.Böylece sizler yaptığınız bütün işlerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.’’ deniliyor.

    SECDE-13.AYETİN AÇIKLAMALI DOĞRU MEALİ!

    Eğer dileseydik, her insanı (dünyada zorla) doğru yola ulaştırırdık (ancak iyiler kötülerden ayrılsın diye herkesi kendi iradesine bıraktık). Fakat: “Şu bir gerçektir ki,(kötü tutum ve davranışları nedeniyle) cehennemi (hak eden) cinlerden ve insanlardan bütün olarak dolduracağım” şeklindeki sözüm gerçekleşecektir. *

    ZUHRUF-32.AYETİN AÇIKLAMALI DOĞRU MEALİ

    Zuhruf-32: Rabbinin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar? [Hayır,nasıl ki] bu dünyada geçim araçlarını onlar arasında bölüştüren ve onların bazısını başkalarına yardım etmeleri için diğerlerine göre yetenekli kılan Biziz; [aynı şekilde, dilediğimize/hak edene de manevî bağışlarda bulunan da Biziz]: Rabbinin bu rahmeti, onların yığabilecekleri bütün [dünyevî servetler]den daha hayırlıdır.

    ENFAL-12.AYETİN AÇIKLAMALI DOĞRU MEALİ

    12-Hani,Rabbin (inananlara ulaştırılmak üzere) meleklere:”Mutlaka sizinle beraberim!” mesajını) vahyediyordu.(Ve meleklere): “İnananları (benim şu sözlerimle) yüreklendirin: (saldırgan) inkarcıların kalplerine korku salacağım; öyleyse (ey inananlar) onların (size saldıranların) boyunlarını siz de vurun, parmaklarını kırın!” şeklindedir. Yani bu vb.bütün ayetler saldırganlara yöneliktir,Saldırmayanlarla savaşmak asla meşru değildir.

    Her ne kadar bazı müfessirler,meleklerin bizzat savaştıkları yönünde görüş belirtmiş iseler de,doğrusu öyle değildir.Zira ayetten anlaşılan odur ki,melekler görünmeksizin iman edenlere Allah’ın emriyle sadece yardım ve zafer ilham ederek kalplerine sebat ve cesaret vermeye,yani manevi bir yardım yapmaya çalışmışlardır.

    MELEKLERİN YARDIMI MADDİ DEĞİL,MANEVİDİR !

    Kur’ân’ın hiçbir yerinde,meleklerin maddi anlamda, savaşa katılıp bilfiil savaştıklarına delalet eden bir tek ayet bulunmamaktadır.İlgili ayetler,meleklerin yardım ettiğini mücerret/soyut olarak ifade etmektedir. Bu yardımın nasıl gerçekleştiği de yine aynı ayetlerin devamında ifade edilmiştir.

    Enfal Suresi’nin 12. ayetinde açıkça ifade edildiği gibi bu yardım,tesiri ruhlar üzerinde görülen ilahî bir takviyedir: “melek yardımının bilfiil değil,belki manevi telkinlerle müminlerin yüreklerine,cesaret ve güç katmalarıdır.
    Yani melekler savaşa katılıp müşriklerle çarpışmamışlar,zira onlarn yaradımı sadece manevidir. Aşağıdaki tefsir metninde de onların yardımları bu şekilde anlatılıyor. (bkz: Tefsirul Meraği)

    وظاهر الآية يدل على أنّ لإنزال الملائكة وإمداد المسلمين بهم فائدة معنوية، فهو يؤثّر في القلوب فيزيدها قوة وإن لم يكونوا محاربين، (تفسير المراغي )
    فثبتوا الذين امنوا أي بشروهم بالنصر أو القتال معهم أو الحضور معهم من غير قتال =

    Meleklerin sayısındaki artışın faydası şunun içindir.Melekler savaşa katılmamışlar ve kafirleri de öldürmemişlerdir,belki mü’minlerin sebat göstermeleri için hep birlikte dua edip, manevi telkinlerle onların yüreklerini cesaretlendirmeye ve zafer müjdesini telkin etmeye çalışmışlardır.Bu yüzden bu bir iç yardımdır,yani motivasyondur,cesarettir,Allaha karşı güvendir vs …

    Özetle,saldırı halinde olmayan hiçbir müşrikle savaşılamaz, konuyla ilgili bütün ayetler saldırgan müşriklere yöneliktir.Yani savunma savaşıyla ilgilidir.

    Saygılarımla.

  6. ismail

    Muhammed melekler doğa olaylari üzerinden insanlara yardim edebiliyorlar. Misal her hangi bir savaşta kum firtinasinin başlamasi ve bunun muslumanlarinin işine yaramasi.’mesela Hendekte başlayan firtina ile islamin askerlerinin muşriklerin gazabindan kurtulup onlarin helak olmasi Allahin meleklerini göndermesi ile izah edilebilir. Doğa olaylarinin melekler eliyle yönetilmesi. Bir böylesi var birde aleni yardim var.
    ……
    1850 li yillarda malum ruslarla Kirim harbi var. Ömer paşa komutasindaki Osmanli ordusu namaza duruyor topyekün olarak. O sirada rus ordusu çika geliyor. Bizimkiler namazda gafil avlaniyorlar. Rus ordulari osmanliya saldirarak yok edecekken önlerine aniden başka bir ordu çikiyor, bu ordudakilere ruslarin silahlari ateş almiyor. Bunlar rus ordusunu doğrayip ortadan kayboluyorlar. Kim olduklari asla bulunamiyor. Melekler ordusu olduğu konusunda ittifak ediliyor. Bu olay o dönemde yayim yapan avrupa gazetelerinde dahi yer almiştir.
    ….
    Gectigimiz senelerde Suriye iç savaşinda bir çocuk vuruluyor agir yarali. Savaşda suruyor yani silahlar patliyor. Hal böyle iken adamin birisi gidiyor o çocugu ateş alanindan çekip aliyor. Çocuk hastaneye goturuluyor. Hayati kurtuluyor. Ama yapilan butun aramalara ragmen adam kimdir nerededir bir daha bulunamiyor. Adami bilen yok. Allahin gönderdigi melek olduğuna karar veriliyor. You tubede gormuştum.
    Allah her şeye kadirmidir. Evet öyledir. Yorum getirmek yerine Allahin sınırsız gucune iman et.

  7. ..........

    En’am/125: Allah kimi doğru yola koymak isterse, onun kalbini İslamiyet’ e açar. Kimi de saptırmak isterse kalbini dar ve sıkıtılı kılar. Allah inanmayanları küfür bataklığında kılar.

    A’raf/178: Allah kimi hidayete erdirirse, doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır.

    Zümer/22: Allah kimin kalbini İslam’ a açmışsa, o Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? Allah’ı anmak konusunda kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte bunlar apaçık bir sapıklık içerisindedirler
    ……..
    Adam islami bilmiyor ancak öğrenmek için çaba sarfediyor. O yöne meyilli olduğu içinbu yuce Allahin hoşunagidiyor. İslamla ilgili her işi kolaylastiriyor
    Dıger kişi adamin gunah işleri var.vaz geçmiyor. İçiyor mesela birakmiyor.haram işler peşinde koşuyor. Allah var biliyor umursamiyor. Ayetlerin kimisini yalanliyor, budaAllaha inanmamaktir. Şeytanin yolunu tercih ettiği için surekli gunah işler. O gunahlar ona sıkıntı verir. Bu dunyasida ahretide cehenneme dönuşur.
    Tamda bizim evin karsisinda birahanede çalişan bir kadin 4.katin camindan kaldirima atlayarak intihar etmişti. Keyfinden intihar etmiyor. İntihar edende cennete gidemiyor. İnanci olan intihar etmiyor.
    Diğer ayetlerdende benzeri sonuçlar cikar.uzun İzaha gerek yok. Namaz kilip ibadetlerini yapan hayir ıslerinde koşan ile içip eylence peşinde koşan faizcilik yapan kumar oynayan birmidir. Cennetide cehennemide kisi kendi seçiyor. Nereyi seçerse o yönde çabasi artiyor. Kişinin seçtiği yonde ilerlemesine Allah engel olmuyor. Niye olsunki mesela adam Allah duşmaniysa Allah kendine düşman olana ne diye yardim etsin. Adamin öyle kalmasinin Allaha ne zarari var.
    ……
    Yada şoyle diyelim. Aldiğimiz her nefes Allahin izniyle. Bu hayati Allahin izin verdigi kadar yaşiyoruz. İyi iş yapsak bu Allahin izniyle olmuş oluyor. Ömürü Allah verdiği için. Kötülük yaptik. Yapma diye uyarmiş. İrade bizim ama yapabilme yönundeki verdigi güç yani izin Allahtan. Çunkü ömru veren Allah.Ama yap demiyor. İraden var. Sana ömür verdiği için yapabiliyorsun. Allah sana verdigi guç ile izin vermiş oluyor ama cezasinida veriyor. Cunku oncesinde Yap demiyor yapma diyor.. Verdiği ömrün içinde kendin yapiyorsun, Allah canini almiş olsa izin vermemiş olacak yapamayacaksin. Yasağa rağmen yapabilme gucun var diye yaptin. Allahinda ödül ve ceza verme gucu var. Sen tercihine göre hak ettiğini buluyorsun.

Yorum bırakın